Bence sadece bizi bıçaklayan veya yaralayan türden kitapları okumalıyız. Eğer okuduğumuz kitap kafamıza şöyle sağlam bir darbe indirip bizi kendimize getirmiyorsa, onu okumanın ne anlamı var? Böyle bir kitap bizi daha mutlu etmeye mi yarar? Emin olun, eğer kitap diye bir şey olmasaydı, gerçek mutluluk işte o zaman mümkün olurdu. Okuduğumuz zaman bizi mutlu eden kitaplar, yazmak isteseydik kendimizin de yazabileceği türden kitaplardır. Ancak, bizim ihtiyacımız olan kitaplar; okuyunca bizleri bir felakete uğramış gibi sarsan, derin bir hüzne boğan, kendimizden daha çok sevdiğimiz bir kişinin zamansız ölümü gibi kahreden ve herkesten uzak, karanlık ormanlara sürülmüş gibi hissettiren kitaplardır. Bir kitap, insanın içindeki donmuş denizlere vurulan bir balta gibi olmalıdır. Ben buna inanıyorum. -Franz Kafka
Bir kitabın bizi "bıçaklaması" veya bizi "yaralaması" gibi tabirler ne tür anlamlara gelebilir? Burada üzüntü hissini uyandıran bir kitaptan çok -bir yaranın geçirilemeyen izi gibi- ruhumuzda iz veya izler bırakan kitaplardan bahsediliyor. Hepimizin hayatımızın belli bir zamanında(zamanlarında) zorla ve istemeden okuduğu -hele ki ödev olarak verildiyse :)- kitap veya kitaplar vardır. Belki de çoğumuza klasik olarak tabir edilecek kitaplar verilmiştir, ama sadece "okumuş olmak için okuduğumuzdan dolayı" belki de -bu kitabın- hayatımıza katacağı değeri kaçırmışızdır. Bir kitap aşk, fantezi, gerilim gibi popüler unsurlar barındırmıyorsa, okumaya değmez mi acaba? Gerçekten böyle mi düşündük bize "dayatılan" kitabın kelimelerini okumaya "çalışırken". Kitaplarda kurulan sahte hayatlar, güzellikler, kahramanlıklar bize ne kadar değer kattı acaba? Kafka'nın da dediği gibi: bizi gerçekten mutlu etti mi? "Eğer kitap diye bir şey olmasaydı, gerçek mutluluk işte o zaman mümkün olurdu." ifadesi bana yoruma açık olabilecek bir ifade gibi göründü. Kafka'nın önceki cümlelerinden hareketle söyleyebilirim ki: popüler temaları işleyen piyasa kitaplarının olmamasını kastetmiş de olabilir; insanların kitap seçimlerindeki yanlışlığa da vurgu yapmış olabilir. "Okuduğumuz zaman bizi mutlu eden kitaplar, yazmak isteseydik kendimizin de yazabileceği türden kitaplardır." ifadesinde Kafka yine mutluluk içeren "toz pembe" kitapların bize bir şey katmayacağını, yerimizde saydıracağını vurgulamıştır. İnsan zaten iyi olduğuna, tam olduğuna kendini o kadar inandırmıştır ki; bıçak gibi ruhuna saplayan kitapları okumadıkça -ne okursa okusun- gözü açılmaz. Son olarak, içimizdeki terk edilmiş hayallere, umutlara, amaçlara bir kıvılcım yakabilecek tarzda kitaplar, asıl ihtiyacımız olan kitaplardır. Kafka -ve benim bir parçam da- buna inanmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder