Yazmak, mutlak bir yalnızlıktır; kişinin kendi benliğinin soğuk boşluğuna düşmesidir. -Franz Kafka
"Mutlak" kelimesi; "salt" manasına gelecek şekilde bir sıfat veya "kesinlikle" anlamına gelecek bir zarf olarak kullanılabilir. Burada iki temel soru mevcut aslında: yazmak neden yalnızlaştırır; ve insanın benliğindeki boşluk neden soğuktur.
Bu iki soru ayrı gibi gözükse de, aslında birlikte anlamlılar. Parçalara ayırıp yorumlayarak birleştirmek -anlamamız için- en kolay yol olacaktır; ve ben, ikinci parçadan başlamak istiyorum: "kişinin kendi benliğinin soğuk boşluğuna düşmesi".
Bir yerin veya kavramın "soğuk" olarak nitelenmesi değişik şekillerde yorumlanabilir. Soğuk olması oraya hiç ayak basılmadığı anlamına gelebilir; güvensiz anlamına da gelebileceği gibi. Veya hiç ayak basılmadığından dolayı -bilinmezliğin oluşturduğu- bir güvensizlik...
Hepimizin içinde keşfedilmemiş noktalar mevcuttur. İnsanın içi sürekli genişler. Biz keşfettikçe -sonuna vardığımızı düşündükçe- daha fazlası var olur zamanla. Bu keşfedilmemiş boşluklar özeldir, özgüdür. Başkalarının sizin benliğinize ulaşması ne kadar olasılıksız ise, "boşluğunuza" arkadaşınızla gitmeniz de o kadar olasılıksızdır.
"Mutlak bir yalnızlık" ifadesi de bu "olasılıksızlığı" tamamlıyor. Yazmanın en az bilinen, ama belki de en çok işe yarayan özelliklerinden biri de düşüncemizi somutlaştırmasıdır. Aklımız o kadar hızlı çalışır ki biz düşüncelerimizi kavramakta bazen geç kalırız. Soyut bir şeyi kavramak... İşte en zoru budur aslında. İstediği zaman kendini gösteren bir hayaletle mi savaşmayı tercih edersiniz, yoksa görebildiğiniz ve "kavrayabildiğiniz" bir insanla mı? Düşüncelerimizi yazıya döktüğümüz zaman aslında bu dönüşümü yaparız: hayaletimiz için bir beden yaratırız. Düşüncelerimizi önümüzde kanlı, canlı ve hiç olmadığı kadar "gerçek" olarak görürüz. Ama sadece biz görürüz. Çünkü bu bizim savaşımızdır. Kendi yarattığımız bedenle savaştığımız kendi dünyamızdır. Ve bu soğuk dünyaya ziyaretçi getiremeyiz. Bir başka deyişle: düşüncelerimizi açıklarken, yenilerini içeri alamayız. Ne yeniler burayı anlar, -ve bence- ne de keşfedilmemiş bir yer yenilik için hazırdır.
Yorumlar
Yorum Gönder